Tarih: 16.06.2010

Adana Kozan Köseli Remzi Oğuz Arık İÖO.

Merhabalar TOVAK ailesi.

Sizlere aile diyorum çünkü beni ve öğrencilerimi bir aile gibi bağrınıza bastınız ve en umutsuz anımızda yanımızda oldunuz. Kozan ilçesine13  km uzaklıkta olan Köseli köyünde hizmet vermekteyim. Köyümüzde ki insanlar geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlıyor.3 senedir bu köyde çalışıyorum.

Köyümüz Köseli Remzi Oğuz Arık İlköğretim Okulu'na geldiğim ilk gün çok panik olmuşum. Olmuşum diyorum köylüler yüz ifademden çok kötü olduğumu  söylediler. Buraya gelmeden bir yıl önce okul açılmış.Bir müddet kapatmışlar okulu.Terörden falan değil ha..Bakımsızlıktan …

Öğrencilerde merkeze taşımalı tabi..küçük çocuklar için gidip gelmek zor olduğu için tekrar açılmak zorunda kalmış.Okulumuz tek derslik ve bir müdür odasından oluşuyor.Pencereler kırık,kapılar çürük,suyu çalışmıyor ,odunluk yok,tuvaletler yıkılmak üzere..Tabi bunları ilk defa görünce insan haliyle şaşkın oluyor.Sanki bir betonun altında kalmışsınız gibi .

Bu tamir işi için gerekli parayı köylüden isteyemezdim; çünkü onlar zaten kendi yağlarında kavrulan insanlar. Muhtarla beraber kaymakamlığın kapısını çaldık durduk ve sonunda bize okul için biraz para ayırdılar. Okulu güzelce boyadık, kapı ve pencerelerini değiştirdik. Okulun içinin işini de bitirdik paramızı da.

Peki  ya dışı. Okulun duvarı çok kötüydü. Odunluğumuzu da bakımsızlıktan dolayı yıktırmak zorunda kaldık. Milli Eğitimde ki ödenek hakkımızı da kullandık. Artık düşüncelerle baş başayız. Bir yıl daha geçti, kış gelmişti. Odunlarımızı naylonların altında muhafaza etmeye çalışıyorduk. Bir kısmını müdür odasına koyduk. Hiç unutmam sobanın başında ıslak odunları yakmaya çalışırken  8 yaşında ki öğrencim ellerini ovarak ‘Öğretmenim ben çok üşüdüm taş toplayalım odunluğumuzu kendimiz yapalım ‘dedi.

Bu söz beni çok etkilemişti. Bir şeyler yapmalıydık. O gün  bir eğitim sitesinde bakınırken bir mektup dikkatimi çekti. TOVAK’a gönderilmiş bir mektuptu bu. Çok duygulanmıştım ve bende içimi dökmeye karar verdim. Durumumu sizlere anlattım. Şunu itiraf edeyim ki sadece yazmıştım bu mektubu içimde olacağına dair hiç umut yoktu.Ve çok kısa bir süre sonra Ünal Bey'in sesiyle bi daha hiç bir konuda umutsuz davranmayacağıma söz verdim kendime.Karşımda ki ses artık bizimde odunluğumuz ve duvarımız olacağını söylüyordu.

İşte şimdi bizimde bir odunluğumuz  ve duvarımız var. Kısmet olursa artık ıslak odun yakmaya çalışmayacağız.. Yüzümüz is içinde kalmayacak en çok da ona seviniyorum. Duvarımız oda çok güzel.. Çocuklar da çok seviniyor . (- Artık keçiler okulumuza girmeyecek diye:-) Sadece boya işlerimiz kaldı. Onu da sizlerden örnek alan bir yardım sever teyzemiz üstlenecek seneye. Kısmet olursa ağaçlarımızı dikeceğiz.Bahçemizi de ekeceğiz..Yani sözün kısası biz çok mutluyuz.

Şunu tüm samimiyetimle söylüyorum ki ; Başta bu iş için gönül veren TOVAK ailesi ve bağış yapan herkes bu kadar çocuğu mutlu ettiği için onların duaları hep sizlerle. Bizleri unutmayın ; çünkü biz sizleri unutmayacağız... Her şey için ama her şey için çok teşekkür ediyorum. Dilerim yardım sever insanlar hiç eksilmesin hayatımızdan.. Onları görmesek de çok seviyoruz ..

İyi çalışmalar.. 

HÜLYA  ALTUNBEY